5 yaşındasınız evinizde bilgisayar var ama kullanmasını bilen yok. 1. sınıfa başlıyorsunuz sizden büyük olan ablanızı bilgisayar kursuna gönderiyorlar yalvarıyorsunuz, ağlıyorsunuz sizi de göndermeleri için yaşınız tutmadığından dolayı kabul edilmiyor ağladığınızla kalıyorsunuz. Ablanız kurstan eve gelip evde, kursta öğrendiklerini uyguluyor öğrenmek için ‘Bana da öğretir misin ?’ diye soruyorsunuz fakat ‘Olmaz, sen bozarsın’ diyerek cevap geliyor. 9 yaşına geliyorsunuz o bilgisayarın yerine yeni bir bilgisayar geliyor eski bilgisayarı sana veriyorlar ve yeni bilgisayar üzerinde kurulu olan oyunları oynarken sen eski bilgisayarı çözmeye çalışırsın. Şuanda hala bir sorun olan açılıştaki ‘F1’ tuş sorunu bilgisayarda oluşunca ‘Bozdun hemen’ diyerek yargılanıp ‘O bilgisayarı sen bozdun sen düzelteceksin’ diyerek bilgisayarı tamamen sökerek sorunun nerede olduğunu anlamaya çalışırsın, bilgisayarı sökmen fazla sürmez fakat aynı parçaları düzgün bir şekilde yerine takabilmen tam 3 gününü alır. 11 yaşına geldiğin zaman iyice bilgisayarı çözmüş ve artık donanımsal olarak bilgisayarın neresinde arıza olduğunu deneme yanılma yolu ile çözmeye başlarsın fakat bilgisayar kursuna gittiği için ablanız hala sizden üstün bir bilgisayar kullanıcısı olarak bilinir. Eski bilgisayarlar bozulur ve eğitim sistemimizin yeni getirdiği müfretad yüzünden evinize yeni bilgisayar alınır ve internet bağlatılır. Yeni bilgisayar eve gelir ve ilk uyarını alırsın ‘Bu bilgisayarı bozarsan daha bilgisayar falan yok !’ diye. 12 yaşına gelirsin yaşadığın şehirden memlekete taşınırsın. Taşındığın yer de yeni arkadaşlar, yeni anılar hayal ederek gidersin fakat yeni arkadaşların olmadığı gibi tüm yeni anıların o bilgisayar ile olur. 14 yaşına geldiğinizde o yeni aldığınız bilgisayarın içindeki tozları temizlemek için kapağını açarsınız fakat fişten çekmeyi ya da güç panelini devre dışı bırakmayı unutursunuz ve bilgisayarı temizlerken yanlış bir hareketiniz ile bilgisayarın güç panelini yakarsınız. Bu hezeyandan sonra eve bilgisayar alınmayacağını ebeveynlerinden öğrenirsin. İlköğretimden mezun olursun ve liseye başlarsın, 7 yaşından bu yana hayalleriyle büyüdüğün bilgisayar programcılığı okumayı çok istersin fakat okulunda bilişim bölümü yoktur. Lise 1’i okur, 2. sınıfa geçerken bölüm seçersin sayısal bölümü sınıf öğretmenin sayesinde tercih eder ve seçersin fakat bu bölüm sana göre değildir yapamazsın, annene bu okulda okumayacağını söylersin fakat istediğin gibi bir yanıt alamazsın, işler iyice kötüye gitmeye başlayınca araya hafta sonu girince annene okulu bırakacağını söylersin bu kararın evde seninle tüm ilişkileri koparır ve bu kararın kötü bir karar olduğunu anlayarak Pazartesi günü tekrar okula gidersin. Kafan da bir plan kurar ve bunu geliştirirsin. Planın sınıfta kalarak bilişim bölümü olan bir okula geçişin üzerinedir. Planın ilk aşaması olan sınıfta kalma aşamasını başarıyla gerçekleştirirsin, okulunu değiştirme aşaması ise biraz sorunlu olsa da bilişim bölümü olan bir okula nakil olarak alınırsın ve okuluna diğer arkadaşlarından tam 6 hafta geç başlarsın. 10. hafta da sınavların başlayacağını öğrenirsin. 4 haftalık bir süreç içerisinde meraklı ve sevdiğin bir bölüm olduğundan dolayı diğer arkadaşlarınla aranda olan açığı evinde bilgisayarın olmasa bile okuldaki bilgisayarlar da arkadaşların oyun oynarken sen bilgisayarlar da kapatmaya çalışarak oyun oynamayı red edersin. Bir önceki yıl altı tane zayıf ile birlikte sınıfta kalarak aynı sınıfı tekrar okuduğunu düşünürsek, matematik, edebiyat, dil anlatım ve bölüm derslerinin notlarını 70 puan ve üzerinde alarak ilk dönem Teşekkür Belgesi almayı başarırsın. İkinci dönem başlar ve kafandaki tüm meraklarını ve bilgi birikimini hocalarından almak istersin bu sırada babandan bilgisayar istersin, babanda kendi bilgisayarını sana gönderir fakat kısıtlama getirerek akşam saat 22:00’dan sonra bilgisayarın açık olmayacağını söyler. Hocaların sorduğun sorulara kendileri de bilmedikleri için cevap veremezler bundan dolayı sana ‘Velin gelsin, yeter ben seninle uğraşamıyorum!’ diyerek velini okula çağırarak ‘Çok fazla meraklı uğraşamıyoruz’ diyerek şikayet ederler. Bundan dolayı artık kafandaki sorulara araştırma, uygulama ve deneme-yanılma yoluyla cevap bulmaya başlarsın. Lise 3. sınıfa geldiğin zaman Web Programcılığı bölümünü seçerek web tasarım hayatındaki ilk adımları atmaya başlarsın. HTML, CSS, JAVASCRIPT kitapları alarak uygulamalı örnekler yapmaya başlarsın fakat bu seni tatmin etmez. Çünkü hayalindeki renkleri, tasarımları tam olarak oturtmak için renk, oran-orantı ve yazı tipi gibi konularda araştırmalar yaparak bununla ilgili programlar indirir, kitaplar alır programları karıştırarak öğrenmeye başlarsın. Yaptığın web sayfalarına tasarım gücünü de kattıktan sonra PHP kodlama diline merak sararsın. Çünkü gördüğün tüm web sayfaları etkileşimli olduğundan dolayı hayalindeki gibi web sayfaları yapmak istersin. PHP kodlama diline az biraz hakim olmaya başlarsın. Okul bitip yaz tatiline girince fotoğrafçının yanında çalışarak yaz tatilinde harçlığını çıkartmaya çalışarak ailene yük olmamaya çalışırsın. Baban, Grafik Tasarım ve Fotoğrafçılık okuyan ablana fotoğraf makinesi alır ve bu makineyi ablana zimmetler fakat fotoğraf makinesini ablandan çok sen kullanmaya başlarsın. Alıp sokaklara düşersin, yaşadığın şehrin her karışını çekmeye başlarsın. Fotoğrafçılık yeni hobin olur. Fotoğrafçılık konusunda teknikler geliştirmeye başladığın zaman artık hobi olmaktan çıkarak bir iş haline gelir. Fotoğrafçılık işleriyle ilgilenmeye başladıktan sonra videolar çekersin ve bu videoları düzenleyebileceğin bir program öğrenmek istersin işte burada hayatının dönüm noktasını ve ileri de hizmet vereceğin kategorileri belirlersin. ‘ grafik | fotoğraf | web | video’ Lise 4. sınıfa geçersin ve staj hayatın başlar. Staj yaptığın yerdeki abilerin PHP kodlama diline fazlasıyla hakim olduğundan dolayı onları izleyerek sitelerdeki kodlamaları ve kafandaki tüm merak ettiğin soruları sorarak tüm yanıtları alırsın. Bu sayede son sınıfta TUBİTAK Bilim Fuarı için 6 ay boyunca uğraşacak olduğun ‘Online Sınav Sistemi’i için çalışmalarını başlatırsın fakat 22 hafta boyunca sadece araştırma yaparsın herhangi bir şekilde ilerleme kaydedemezsin. Son 2 hafta boyunca sabahlara kadar çalışırsın sabahları uykusuz bir halde staja ve okuluna gidersin. TUBİTAK Bilim Fuarının olduğu günün gecesi sabahlayarak sistemi tamamen bitirip sunuma hazır hale getirirsin. TUBİTAK Bilim Fuarı’nda 1 hafta boyunca sistemini tanıtırsın. Fuara gelen şehrinin valisi, belediye başkanları, devlet adamlarının hiç birinin dikkatini çekemezsin. Fuardan sana geriye kalan tüm katılan öğrencilere verilen tişört olur. Liseden mezun olduktan sonra üniversite tercihlerini yaparsın ve Grafik Tasarım bölümünü tutturarak İngiltere’den sana teklif edilen eğitimi red edersin. Bu teklif hayatının ikinci dönüm noktası olur. Grafik Tasarım bölümünü tutturduktan sonra ilk gün okula gitmek istemezsin hatta hiç gitmek istemezsin çünkü sınıfındaki tüm öğrencilerin lise de grafik tasarım okuduğunu, onların senden daha bilgili olduğunu düşünerek ezilmek istemez ve ilk gün okula gitmek istemezsin. Fakat okuluna ikinci gün gittiğinde sadece bu şekilde düşündüğün 2 öğrenci olduğunu görürsün. Okulunda dinlediğin dersler de sanat akımlarını dinler merak eder ve sana en uygun olan sana akımına kapılarak sadeliği incisi Minimalism’i seçersin. Sınıfındaki tüm öğrencilerden daha fazla program bilgin olduğundan dolayı sınıfının bi nevi gözdesi olursun. Bu sırada Amerika’da yaşayan babanın arkadaşı ileri de müşterin hatta birlikte iş yapacağın insan ile tanışarak yaptırdıkları web sitesinin çok kötü olduğunu ve onlara yeni bir web sitesi yapabileceklerini söylersin. Olumlu yanıt aldığında tüm çalışmalarını başlatarak 7 ay boyunca uğraşacağın ve ilk ‘E-Ticaret’ sitenin çalışmalarını müşterinin onaylaması ile başlatırsın. İlk hayalin olarak hedeflediğin ‘Bir web sitesi kurmak’ hayalini gerçekleştirdikten sonra bir e-ticaret web sitesi kurarak bu hayalinin sınırlarının ne kadar geniş olduğunu anlarsın. Bu web sitesine karşılık olarak para almak yerine hala kullandığın babanın bilgisayarını geri vermek istersin ve paraya karşılık bir Macbook Pro alırsın. Bu senin 3. dönüm noktan olur. İşlerini daha da ilerletmeye çalışarak artık IOS ve ANDROID programlama öğrenmeye başlarsın. Yıl 2018 olduğunda ise tam olarak 3 ay boyunca uğraştığın ve sonunda başardığın Google Maps üzerindeki yer imini alır, web sitesi yapmaya başladığından beridir kullandığın isim olan ‘VUALAGONDAI’ kelimesini artık Google Maps üzerinde ‘Vualagondai Company Studios’ olarak belirler Google üzerindeki görünürlüğünü kısacası SEO optimizasyonunu tamamlarsın. Artık Google üzerinde ‘Mert Bülbüloğlu’ yada ‘Vualagondai’ kelimesi aratıldığında sen ve senin tüm yaptığın işlerin çıkmaya başlar. Yıl 2018’in son çeyreğini gösterdiği sırada memleketindeki ‘2019 Yerel Seçimleri’nde memleketinde aday gösterilen Büyükşehir Belediye Başkanı ile anlaşarak onun tüm sosyal medya, web sitesi ve görsel tasarımlarını üstlenerek danışmanı olursun. Sonuç başarısız olsa da senin tasarımlarının milletinin, çevrendeki insanların gözünde kalitesini ortaya koyan bir Mert Bülbüloğlu olarak gösterilirsin. Yıl artık 2019 yani bugün 11 Mayıs Cuma gününü gösterdiğinde, evinde oturduğun masanı, karşında duran bilgisayarı, sol tarafında duran tüm depolama aygıtlarını, sağ tarafında duran tüm telefonları gördüğünde şükrederek şöyle dersin;

‘5 yaşında hayatına giren, 7 yaşında bozacağını düşünerek elletilmeyen, 14 yaşında bozduğun, 16 yaşında babandan ödünç alarak işlerini yapmaya başladığın, 19 yaşında artık kendi bilgisayarıma sahip olup tamamen profesyonel hizmet vermeye başladığım odamdan sesleniyorum bu yazıyı okuyan tüm herkese, hayal etmek başarının yarısı ise bir şeyleri karıştırıp, bozup, hata yapıp düzeltmek yine sizin eliniz de. Asla vazgeçmeyin, hata yapmaktan korkmayın çünkü hata yaptıkça tecrübe, tecrübe kazandıkça da gelişeceksiniz. Fakat ilk önce kafanızın içindekini geliştirmeyi sakın unutmayın, kafanızın içindekini geliştirdikten sonra üstünüzdekileri ve etrafınızdakileri geliştirebilirsiniz ancak. Unutmayın! Kalite asla tesadüf değildir, seçilebilir.’