Trabzon’da yaşamak gerçekten de garip. Bazen YouTube üzerinde videolara denk geliyorum mesela geçen gün Koray Avcı isimli müzisyenin sokaklar da çalıp şarkı söylerken milletin dikkatini çekmek için söylediği sosyal medya sitelerinde çok fazla gördüğümüz duyduğumuz ve bunları kendi anılarıymış gibi anlatmalarına fazlasıyla sinir oluyorum. Bunlar başka insanların yaşamış olup bazı insanların ise bu sosyal medya hesapların da uydurma hikayeleridir. Örnek olarak anlatıcak olursak dolmuş hikayeleri vardır en popüleri de budur;

+Pardon şurdan bir kişi uzatır mısınız ?
-Niye sen şöförle gonuşmay mısın ?


Ki şu diyaloğu derken bir de “gonuşmay mısın?” sorusunu birde şiveli olsun gülsünler komik olsun diye ağızlarını yayarak söylerler daha beter itici gelir bana. Bu gündelik hayatta yaşanıp yaşanmamış olduğu bile meçhul bir şeydir. Bunu Trabzon’da gündelik hayatta duymanız milyon da bir ihtimaldir. Fakat şu diyaloğa bizzat ben şahit oldum. Şöför sağ şeritten ilerlerken bariyerlerin olduğu yolda ilerlerken arkadan bir ses gelir;

+Sağ da inebilir miyim ?
-Burda mı ?
+Evet
-Tovbe esteyfurullah


Bu ‘Tovbe esteyfurullah’ kelimesini şöförlerin hemen hemen hepsinden duyabilirsiniz. Çünkü yolcunun inmek istediği yerde ne araba yavaşlayabilir ne de trafik aksayabilir fakat yolcu o istediği yerde inemediği zaman şöyle bir isyan başlar ve ortamı bir anda öyle bir gerilir ki ne olduğunu bile anlayamazsınız;

+Şöför bey sağda inebilir miyim ?
-Ablacım burda indiremiyorum az ilerde indirsem ?
+Tamam


Bu normal diyaloğu isyan haline dönüştüren şey şöförün az ilerde demesi kadının bunu 1-2 metre ilerisi gibi düşünmesiyle başlıyor.

+Az daha gideydin meydana bırakırdın beni !
-Ablacım orası yasak bölge daa indiremiyoruz.
+E indiremiysın diye ben işe niye geriye yürüyerek gidecem ?
-Esteenzubillaaahh, tamam abla al in (sağ sinyal verir anlık durur)
+Yüriceksem ne diye biniyrım dolmuşa o zamani


Bu diyalog hem ortamın gerilmesine sebep olur hem de şöförün diğer yolcuların hiç bir suçu olmadığı halde o arabayı sert ve hızlı bir şekilde kullanmasıyla her bir yolcu sıkı sıkı tutunmak zorundadır yoksa yanında birisi oturuyorsa ona yapışabilir, ön koltuğa yapışabilir, o hızla çıkış yaptığı için muhtemel önüne bir araba atlar ve ani fren yapmak zorunda kaldığı için yolcuyu düşürme derecesine bile getirebilir fakat bu diğer yolcuların hiç bir şekilde umrunda olmaz çünkü bir an önce gideceği yere varıp inmek için uğraşır. Benim dolmuş anılarım çoktur mesela bir gün evime gelmek için dolmuşa bineceğim sırada bir bayan oradaki çalışan birisiyle birlikte bir hararetli tartışma içerisindeydi fakat ben oralı bile olmadım çünkü bir an önce evime gitmek istiyordum. İşten çıkmıştım ve çok yorgundum. Kadın başka birileriyle de tartışarak geldi tamda benim yanıma oturdu ve ellerini göğüs hizzasında bağlayarak;

+Para mara vermicem ben bu dolmuşa götürecek beni yukarıya bu dolmuş.
-Abla in aşağıya nolur gözünü seveyim darlama beni.. (şöför)
+Banane vermicem.
-Abla sen inmediğin sürece bu dolmuş kalkmayacak (şöför kapıyı çarparak arabadan iner)


Durak başkanı dolmuşun yanına gelerek;

+Hanım efendi lütfen aşağıya inin ve sıradaki insanların hakkını gasp etmeyin lütfen sıraya girin ve evinize gidin
-Banane ben o adama gideceğim yeri dedim o da bana gösterdi dolmuşu bindim oraya gitmiyormuş yukarıdan aşağıya gelen hiçbir dolmuş beni indirmedi aşağıya, banane inmicem götürecek beni.
+Hanım efendi lütfen inin araçtan aşağıya, sizi yukarıdan aşağıya gelen hiç bir dolmuş durağa gideceğinizi belirttiğiniz zaman almamazlık yapmaz ben bu durağın başkanıyım tüm şöförleri tanırım.
-Allah cezasını versin durağınız da şöförünüz de batsın binmiyorum (kadın dolmuştan iner ve şöförlere bağırarak gider.)


Kadın dolmuştan inip bağıra bağıra gittikten sonra durak başkanı dolmuşun içerisindeki insanlardan verilen rahatsızlıktan dolayı özür diliyerek sıradaki insanlardan da özür diledi ve işinin başına geri döndü. Şöför arabaya bindiğinde ise kadının aslında durağa hiç gelmediğini ve bunu daha önce de yaptığından dolayı hiç bir dolmuş şöförünün onu dolmuşuna bindirmek istemediğini anlattığında ‘Neden ?’ diye sordum ve cevap muhtemel ki çok açık ve netti biraz uzundu fakat gerçekten de net bir cevaptı;

+Kadın dolmuş durağına gelmiy, yukarı da bekliyo duraktan biz dolmadan çıkmayız bu yılların kuralıdır, duraktan dolup çıkan dolmuşa el atıyor, almayınca da aşağıya durağa gelip böyle olay çıkartıyor. Geçen gün adam daha yeni başlamış daha yukarıya hiç sefer atmamış adamın yakasına yapıştı ki ‘Sen beni niye almaysın yukarıdan aşağıya geliyosun el atıyorum durağa götür beni diye sen niye beni almaysın sen kimsin sen nasıl bir insansın…’ neler neler demedi adama ya adam cevap verecek tam ‘Hanımefendi’ diyor kadın ona bile izin vermiyor ‘Sus bana cevap verme ne dicen cevap veriysın da ne diysın ne diyecesın da cevap verecesın bana’ diye ağzına tıkıyor insanın artık bıktık yemin olsun bıktık ya hayır bir de duraktan sadece 700 metre uzakta ineceği yer biniyor bayırı çıkıyoruz hemen iniyor sonra suçlu biz oluyoruz daha önceden de gelirdi buraya fakat son zamanlarda bizi bitirdi bildiğin ya…

Böyle insanlar her zaman bana itici gelmiştir. Hele ki karşısındaki bir insana saygı duymayarak lafını bölen, lafını dinlemeyen, cevap verdiği sırada cevap vermesine bile izin vermeyen insanlar her zaman bana itici gelmiştir ve hiç değişmeyecektir. Fakat benim en çok sevdiğim iki insan tiplemesi var birincisi dolmuşa çocuğuyla binerek o yanındaki dünyalar tatlısı çocuğun arabanın içerisindeki her gördüğünü anne ya da babasına sorarak onların ne olduğunu öğrenip kafasında yorumlaması, bir de yaşlı teyzelerin torunlarını severken kullandıkları tabirler. Örnek verecek olursam 1 Temmuz 2019 tarihinde akşam eve gelmek için bindiğim dolmuştaki yaşlı teyze. Muhtemelen oğlunu evlendirmiş ve telefonda gelini ile konuşuyor. (Tahminim bu şekilde)

+Aloo..
+Uuu ninem niye ağlay gız o ?
+Uuuu arkasindan ağlay hemi..
+Du gız geliyrım..


Telefonu kapattıktan sonra tekrar birisini arayarak ona durumu anlatıyor. Sanırım buda sürekli her olayını paylaştığı bir arkadaşı.

+Gız az önce aradım, ağlay gız arkasindan ağlaymiş.
+Hee bi durutamadile uşaaa..
+He he gidiyrım haşimdi tolmuştayım inecem birazdan.
+He gidiyrım bi durutmaya..

Telefonu tekrar kapatarak sanırım oğlunu arıyor bu sefer.

+Nereyesun la ?
+Niye birakı gidiysın uşaanı ?
+Hee geliyrım
+Bi durutamadınız uşaa geliyrım hee.
+Sen de fazla oyalama gendini erken gel, garini yalağuz bırakma.
+Aykuri gitme fazla
+Hee hadi gabatiyrım takılma gimseye
+Haydee..

Son telefon konuşmasında anladım, sanırım oğlunun çocuğu vardı ve oğlu evden gitmişti. Çocuk babasının arkasından ağladığı için babaanne de oğluna fırça çekiyordu. Şimdi YouTube üzerindeki videolarda dinlediğim, sosyal medya sitelerinde okuduğum o dolmuş anılarının iticiliği ile bu doğal samimiyetin arasındaki farkı yaşamadan bilemezsiniz. Fakat Türk Dil Kurumu’na yeni bir kelime olarak ‘Durutmak’ kelimesini anlamıyla birlikte birazdan başvuru yapacağımı da size bildirmek istiyorum.

Teşekkür ederim Kırmızı türbanlı teyze.